Cinsel İşlev Bozuklukları ve Tedavisi
Kendinizde cinsel işlev bozukluğu belirtileri olup olmadığını incelemek ve cinsel işlev bozukluğunun nelere sebep olabileceğini öğrenmek için sayfamızı inceleyebilir ya da hemen bizimle iletişime geçerek ilk randevunuzu alabilirsiniz.
Cinsel İşlev Bozukluğu Nedir?
Doyumlu bir cinsel yaşam sağlıklı bir yaşamın temel yapı taşlarından birisidir. Kişinin özellikle ruhsal sağlıklılık durumu cinsel yaşamının nasıl olduğu ile yakın ilişkilidir. Cinsel sorunlar hem direk etki ile yaşamın önemli bir alanında tatminsizliğe yol açar hem de çeşitli ruhsal hastalıklara zemin hazırlar.
Cinsel işlev bozuklukları, erkek veya kadın bir bireyin veya çiftin doyurucu ve sağlıklı hayat kurmalarını, devam ettirmelerini engelleyen psikolojik, tıbbi, kültürel ve sosyal tüm sorunları içerir.
Cinsel işlev bozuklukları dediğimiz cinsel sorunlar, cinsellikle ilgili kaygı ve korkular, suçluluk duygusu, utanma ve günahkarlık duyguları, soğukluk ve cinsel birleşmeyi gerçekleştirememe gibi problemlerden oluşur. Ayrıca cinsel birleşme sırasında ağrı veya kasılma, erkeklerde erken boşalma, sertleşme güçlüğü ya da boşalmada güçlük, kadınlarda uyarılamama veya orgazma sorunları da önemli cinsel sorunlar arasındadır.
Eşler arası cinsel uyum, anlayış ve yaklaşım farklılıkları ile ilişkiden kaynaklanan çeşitli cinsel sorunları da cinsel işlev bozuklukları arasında saymak gerekir. Cinsel tepki sürecinin birbiriyle bağlantılı ancak nörofizyolojik ve anatomik açıdan birbirinden belirgin olarak ayrışan üç evreden var olduğu kabul edilmektedir: Uyarılma, cinsel istek ve orgazm.
Uyarılma evresi, erotik duygu ve düşüncelerin belirmesi sonucunda kadında lubrikasyonun (vajinal ıslanmanın), erkekte ereksiyonun (sertleşmenin) ortaya çıkmasıyla karakterizedir. Orgazm evresi ise en kısa süren ama haz açısından en yoğun evredir. Kadında perine ve vajina etrafındaki ritmik refleks kasılmalar ile karakterizedir .Erkekte ise ejekülasyon (boşalma) ile karakterizedir.
Cinsel sorunlar bu üç evrede yaşanan problemler neticesinde oluşan, ruhsal kaynaklı olan ve kişinin yaşantısını önemli ölçüde etkileyen bozukluklardır. Bu nedenle cinsel sorunların mutlaka tedavisi edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, kişinin yaşamını ciddi oranda etkileyerek sosyal işlevselliğini de tehlikeye atar.
Cinsel Sorunlar Yaygın Mıdır?
Cinsel işlev bozuklukları ile ilgili araştırmalar; cinsel sorunlar ile tedaviye başvuran hasta grupları, özel klinik hasta grupları veya gönüllü normaller üzerinde yapılmakta ve sıklık bu çalışmalara dayanmaktadır. Bu sebeple birçok çalışmanın belirttiği gibi genel toplumda cinsel işlev bozukluğu sıklığına ilişkin uygun veri yoktur.
Tam sıklık bilinmemekle birlikte cinsel işlev bozukluğu genelinin, özellikle hafif biçimlerinin yaygın olduğu düşünülür. Özellikle ülkemizde yakın tarihe kadar tabu olan bu durumların çokluğu hakkında sağlıklı verilerimizin olduğunu söylersek sizi yanıltmış oluruz. Her türlü çalışmanın yapılmış olduğu ABD verilerine ve genel klinik pratiğimize dayanarak bunu söyleyebiliriz. Evli çiftlerin yaklaşık yarısında en az bir cinsel işlev bozukluğu bulunduğunu düşünmekteyiz.
Erkeklerde Sık Görülen Cinsel İşlev Bozuklukları
Erkeklerde en sık görülen cinsel işlev bozuklukları arasında ereksiyon (sertleşme) vardır. Bütün dünyada yapılmış olan çalışmalarda 40-70 yaş aralığındaki erkeklerin ortalama %55’inde hafif, orta ağır derecelerde ereksiyon bozuklukları bulunmaktadır.
Erkeklerin %50 sinin geçici erektil zorluk yaşadığını belirtmiş ve bunun normal cinsel davranış sınırları içerisinde kabul edilmesi gerektiği düşünülmektedir. Yani bir erkek hayatının her anında yeterli verimli olacak diye bir düşünce yoktur. Yalnızca böyle bir yanlış düşünce bile cinsel işlev bozukluğu için risk oluşturmaktadır.
En sık rastlanan erkek cinsel sorun ise erken boşalmadır. Belki de erkeklerin % 50-60’ı bu durumdan şikayetçidir. Cinsel işlev bozuklukları tedavisi yapılan kliniklere başvuran erkeklerin en sık yakındıkları bir durum da sertleşme bozukluğudur. Cinsel işlev bozuklukları tedavisi için başvuran erkeklerin %36-40’ında birincil yakınmanın sertleşme bozukluğu olduğunu saptamışlardır. Geçen süre içinde sertleşme bozukluğundan yakınan erkeklerin tedavi arayışlarında artış olduğu düşünülmektedir.
Evlilik terapisine başvuran erkeklerde erektil disfonksiyon (sertleşme bozukluğu) oranının (%27) cinsel sorunlar için tedavi istemiyle başvuran erkeklerin oranından (%36) daha fazla düşük olduğu görülmüştür. Yapılan bilimsel araştırmalar genel popülasyonda erektil disfonksiyon oranı %4-9 arasında görülmüştür. Erkekte orgazm bozukluğu (retarde ejakulasyon) daha sık görülen bir cinsel işlev bozukluğu olarak görülmektedir.
Klinik çalışmalar, cinsel işlev bozukluğu tedavisi için başvuran vakaların % 3-8′ inde bu bozukluğun bulunduğunu göstermektedir. Evlilik terapisi istemi ile başvuran erkeklerin % 17′ sinde orgazm bozukluğu saptanması marital uyum azlığı ile erkekte orgazm bozukluğu arasında ilişki bulunabileceğini düşündürmekte ve bu bozukluğun psikososyal açıdan önemini ortaya koymaktadır.
Özet olarak; klinik gruplarda yapılan çalışmalarda erkekte erektil bozukluk daha çok görülmektedir. Prematüre ejakulasyon ise genel popülasyonda daha sık gibi görünmektedir. Erkekte orgazm bozukluğu hem genel popülasyonda hem de klinik gruplarda daha az bulunmaktadır.
Kadınlarda Sık Görülen Cinsel İşlev Bozuklukları
Kadınlarda en sık görülen cinsel sorunlar ise cinsel isteksizlik ve orgazm olmada güçlük çekme ya da orgazm olamamaktır. Yukarıda bahsettiğimiz cinsel işlev bozukluğu görülme oranları kadınlar için de geçerlidir. Kadınların en az üçte biri hayatları boyunca hemen hemen hiç cinsel istek duymadıklarından yakınmaktadırlar. Bu da cinsel isteksizliği kadınlarda en sık görülen cinsel işlev bozukluğu olarak öne çıkarmaktadır. Ayrıca kadınların %30-50’si orgazm güçlükleri yaşadıklarını belirtmektedirler ki bu da orgazm güçlüklerini kadınlarda görülen en önemli cinsel işlev bozukluğu olarak tanımlamaya yeterlidir.
Cinsel İşlev Bozukluğu Tedavisi
Cinsel işlev bozukluğu tedavisi, iki ana başlıkta toplanabilir. Bunlar ön planda organik etkenlerin yer aldığı tedavi ve psikojenik etkenin rol oynadığı tedavi yöntemleridir. Fakat bütün cinsel işlev bozuklukları özgül bir tedavi gerektirmez. Bu sorunların pek çoğu yanlış ve eksik bilgilenmeler ve bunlara bağlı “abartılı beklentiler”den kaynaklanmaktadır. Cinsel işlev bozukluğu, uygunsuz çevresel koşullar nedeni ile de ortaya çıkabilir. Evde başkalarının varlığı ya da çocukların ebeveynin yatak odasına özgürce girip çıkabilmeleri ereksiyon sertleşmesi vb. cinsel sorunlar için önemli sebepler olabilir.